Bu hayatta her şey insan için… Acılar da, sevinçler de, yaşamak da, ölüm de… Her şeyi tatmalı insan, yaşadıklarından korkmamalı, korkan insan bir şey yaşamamış demektir çünkü… Denemek gerekir, yenilsen de bir daha denemen gerekir, bir dahaki sefere daha iyi yenilmen gerekir…
Bu dünyaya geldik, hepimizin farklı düşünceleri var buraya geliş amacımızla ilgili; kimisi öbür dünya için bir sınav yeri olduğunu söylüyor, kimisi eğlenmek amaçlı, kimisi birey olma derdinde, bazısınınsa ekmek kavgasından bunları düşünecek hali bile yok… Ne düşünürsek düşünelim, kim olursak olalım, karşı koyamayacağımız tek bir şey var: Zaman… İster boş boş otur, istersen de bir saniye bile durmadan çalış, o asla yerinde durmaz… Babandan azar işitirken geçmek bilmez, sevdiğinle beraberken su gibi akar; gece yolculuk yaparken saniyeleri sayarsın, oysaki seni yolcu edenler için göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş gibidir… Bu zamanı değerlendirmek bizim elimizde; verimli olarak yaşanılacak süre en fazla 90 sene, bu gerçekten çok kısa…
İnsana hiçbir şey bitmeyecekmiş, değişmeyecekmiş gibi gelir… Ailen hep oradadır, sevdiklerin yanındadır, ya da tam tersi yapayalnızsındır, bir sıcak gülüşe dünyaları verebilecekken etrafında kimsecikler yoktur… Ama bunlar böyle kalmaz, elbet bir gün değişir… İnsan bunu bilerek yaşadığında, sevincin yanında acı olduğunu, herkesin ölümlü olduğunu bildiğinde hayata daha güçlü devam ediyor… Öyle ya; hiçbir acı kalıcı değil… Bu olmasaydı, insanlar sevdikleri öldüğünde, onların ardından asla yaşayamazlardı, ama yaşıyorlar işte… Bu demek değildir ki onlar hemen unutuluyor, özlenmiyor; o özlem hep baki kalsa da, acının o yakıcılığı kalmıyor demek ki… Bunu unutmamak lazım: Kim olursak olalım, o kaçınılmaz sona doğru hızla gidiyoruz, başımıza her acı gelebilir, bunu bilerek yaşamak gerekiyor… Bunlar çok beylik laflar gibi görünse de, bu basit gerçekleri unutuyoruz ve kendimizi hiçliğe atarak orada ömür tüketiyoruz…
Herhangi bir sebepten acı çeken insan, aşk, ayrılık, ölüm, hastalık, ne olursa olsun, şunu bilmeli: Benden çok daha kötü durumda olanlar var… Sen burada “adam beni terk etti” diye ağlarken, insanlar Irak’ta, Afganistan’da, Somali’de “bugün burada kim ölecek” diye düşünüyor… Ya da “babam bana ipod almadı” diye kendini helak ederken, Doğu’da bir çocuk “yemek yiyebilecek miyim” diye kaygı duyuyor… Evet, herkesin yaşam standartları farklı, herkesin hayattan beklentileri farklı, kabul; ama bir de dünyanın gerçekleri var… Acı, bir yere kadar çekilir; bir müddet sonra aynı ağırlığıyla devam ediyorsa, ya verilen kararda sorun vardır, ya da insan bu acıdan zevk alıyordur… Her şeyle yaşamayı bilmek lazım, sevdiklerimizin değerini bilmekle başlamak lazım… İnsan sevdiğini, özlediğini, pişmanlıklarını, kırıklıklarını sevdiklerine söylemekten kaçınmamalı, önemli olan “sevebilmek”tir çünkü… Sevmek, sevilmekten çok daha onurludur; çünkü bir tek ondan emin olabilirsin… Bunu yapabiliyorsan, bu dünyaya bir imza attın demektir… Kimi sevdiğin önemli değil; belki buna layık biridir, belki değildir; belki işe yaramazın önde gidenidir, belki de dünya tatlısıdır, hiç önemli değil… Sevmeyi başardıysan, hayatta istediğin her şeyi başarırsın… O yüzden, her şeye bir tecrübe olarak bakmak gerekiyor; acılara bile… İnsan acı çekmeden bir şeylerin kıymetini bilmiyor, hayatın değerini kavrayamıyor… Pos bıyık Nietzsche amcamızın da ağızlara sakız olmuş ünlü lafında dediği gibi: “Beni öldürmeyen şey, beni güçlendirir...”Daha ne acılar var hayatta, daha da güçlenme fırsatları aynı zamanda…
“Böyle bilmiş bilmiş ahkam kesiyorsun da, sen yapabiliyor musun bu dediklerini?” derseniz, zaman zaman, derim sanırım… Belki de o yüzden bunları yazıp kendime saklayacağıma buraya koyuyorum, pek ziyaretçimiz olmasa da sevdiklerime ve kendime bir tavsiye niteliğinde kalsın… Az çok yapabildiğimiz bir şey bu, umarım hep yapabiliriz… Biraz İclal Aydın tarzı gelebilir şimdi söyleyeceğim, bu durumda itici gelme riski de fazla, ama hakikaten sevdiklerinize sevdiğinizi söyleyin… Ne onlar, ne de siz, ebedi değilsiniz…
Son söz: Acılarla yaşamayı bilmek önemlidir, bu insanı hayata bağlar… Ama pişmanlıklarınızı, sevginizi, özlemlerinizi de söylemekten çekinmeyin… İstediğimiz kadar başarılı olalım, en nihayetinde insan sevdikleriyle ve onu sevenlerle olmak ister… O yüzden, bir acıyı kabullenmek başka şeydir, o acıyı güzelliğe dönüştürmek yerine acı çekmek başka şeydir… Trafik sloganından aşırdığım ve içine argo kattığım(argo bir dilin zenginliğidir, gerektiğinde şiddetle kullanınız!) bir sözle bitirelim bu pazar yazısı tadındaki düşünceler bütününü: Sevenleri sevelim, sevmeyenleri s.ktir edelim! Unutmayın: Kimse sizi sevgisizliğiyle üzemez, buna hakkı yok, kim olursa olsun… Sakın izin vermeyin…
14 Mart 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)