17 Ekim 2009 Cumartesi

Mucizeler Sadece Masallarda Olur Derler...


Bir varmış bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, Borvamir adında bir ülke varmış… Bu ülkede Cerazep adında bir genç kız yaşarmış… Bu ülkede adalet işlerine hep kadınlar bakarmış, Cerazep de buna gönül vermiş ve bunun eğitimini alıyormuş…

Cerazep zamanında bir genci çok sevmiş, ona deliler gibi âşık olmuş, üstelik bu onun ilk aşkıymış ya da o öyle zannediyormuş. Hatta gururunu bir kenara bırakıp o gence duygularını da açıklamış… Fakat genç, Cerazep’ in bu saf ve temiz sevgisini reddetmiş… Bu Cerazep’ in dünyasını yıkmış ve kapılarını aşka sevgiye kapatmış… Hatta bu duyguların varlığını bile inkar eder hale gelmiş; ama yine de hayatına onu tekrar bu duyguların varlığına inandıracak birinin gireceğine dair belli belirsiz bir umut da varmış içinde…

Borvamir’ e komşu bir ülkede ise, Cardimerto adında bir delikanlı yaşarmış… Bu delikanlı, Cerazep ‘in tam tersi olarak hiç kimseye âşık olmamış… İlişkiler yaşamış, her seferinde sevdiğini, âşık olduğunu sanarak… Fakat olmuyormuş, aşık olamıyormuş bir türlü… Bu yüzden çok dertliymiş, hep bu yüzden üzülüp dururmuş… Gittiği felsefe okulunda bile hep bunu düşünürmüş…

Günün birinde Cardimerto, gene sevdiğini sandığı bir kızla birlikteymiş, fakat onu sevmediğini anlamış ve ilişkisini bitirmiş… Çok üzgünmüş Cardimerto ama üzüntüsü ilişkisi bittiğinden değil, yine aşık olamamasındanmış… Bu onun canını çok yakıyormuş… Böyle anlarda hep aşık olacağı genç kızı düşünürmüş, onu beklermiş… Adeta yalvarıyormuş “gel artık” diye… Ama o gelmiyormuş… Ne gariptir ki, o gelmedikçe, Cardimerto ’nun içindeki umut daha da çoğalıyormuş, “o gelecek, sabret” diyormuş…

O gün, Cardimerto bunları düşüne düşüne teslim etmiş kendisini uykuya… Rüyasında, bir genç kızın sesini duymuş… Bu ses daha önce hiç duymadığı, ama kendisine huzur veren, güven ve sıcaklık dolu bir sesmiş… Ses ona şöyle demiş: “Cardimerto seni çok aradım, ama bir türlü bulamadım, ne olur göster kendini bana… Ben Borvamir’ deyim, ne olur gel… Lütfen…” Bu rüyanın etkisiyle uyanan Cardimerto, hiç düşünmeden fırlamış yataktan ve Borvamir ’e doğru yola çıkmış…
Cardimerto bu rüyayı görüp yollara düştüğü günün gecesinde Cerazep de bir rüya görmüş… Onun rüyasına ise, daha önce hiç işitmediği, fakat sıcacık gelen bir delikanlının sesi girmiş… Bu ses, Cerazep ‘e “Bunca zaman bekledim beni bulmanı, sonunda çağırdın beni, işte, ülkene geliyorum, hadi bul artık beni…” demiş. Cerazep sabah kalktığında bu rüyaya çok şaşırmış, çünkü kimseyi çağırdığını hatırlamıyormuş… Ama yine de çıkmış yatağından, zaten küçük bir ülke olan Borvamir ’i dolaşmaya başlamış, aslında kimi aradığını bile bilmeden…

Cardimerto, dokuz gün boyunca ülkede gezilmedik yer bırakmamış… Her tarafı gezmiş, her genç kıza “acaba o mu?” diye bakmış, fakat hiçbiri değilmiş… Ama yine de vazgeçmemiş, okulunu boş verip, o ülkede dolaşmaya devam etmiş… Dokuzuncu günün akşamında, ülkedeki bir çarşıda dolaşırken, küçük bir bahçenin içinde kahve içebileceği bir yer görmüş… Zaten çok da yorgun olan Cardimerto, “bari biraz dinleneyim” diyerek oturmuş ve bir kahve istemiş… O sırada bir genç kız da kahve istemiş, Cardimerto onu duymuş… Bu, O’ymuş…

Aynı Cardimerto gibi, dokuz gündür o ülkeyi gezmekte olan Cerazep de iyice yorgun düşmüş, üstelik umudu da yavaş yavaş tükenmeye başlamış… Dokuzuncu günün akşamı, o çok sevdiği çarşının içinde dolaşıyormuş… Derken, hep duyduğu, fakat bir türlü fırsat bulup gidemediği küçük bir bahçe içindeki yeri görmüş, “hazır gelmişken girip bir kahve içeyim, hem yorgunluğumu da atarım” diye düşünmüş, girip oturmuş oraya… Bir kahve istemiş, o sırada bir delikanlı da kahve istemiş, Cerazep onu duymuş… Bu O’ymuş…

O anda ikisi de sanki kırk yıldır tanışıyormuş gibi gülümsemişler birbirlerine… İkisinin de içine ılık bir şeyler akmış, ikisinin de kalpleri yerinden çıkarcasına atmaya başlamış, hatta midelerinde kelebeklerin uçuştuğuna yemin bile edebilirlermiş… Hiçbir şey diyememişler, aslında bir şey demelerine gerek de yokmuş zaten, gözler her şeyi anlatıyormuş çünkü… Kahvelerini içmişler ve hiç konuşmadan, el ele çıkmışlar oradan…

Üç gün boyunca Cerazep’ in eve gitmesi gereken günler dışında hiç ayrılmamışlar birbirlerinden… Her şeyi konuşmuşlar, paylaşmışlar, birbirlerine iyice vurulmuşlar, gerçek aşkı keşfetmişler… Cerazep aslında aşkın bu olduğunu, önceden hissettiklerinin sadece bir beğeni ve ulaşılmazlık olduğunu anlamış; Cardimerto da aşık olmanın ne demek olduğunu görmüş, doyasıya yaşamış…

Bu mükemmel üç günün sonunda, acı gerçekle karşılaşmışlar; Cardimerto’ nun ülkesine dönmesi gerekiyormuş… Üçüncü günün sonunda ayrılmışlar, hem gidenin hem de geride kalanın yüreği parçalanmış, fakat elden gelen bir şey yokmuş… Bu ayrılıkları göze alarak başlamışlar bu mucizevî ilişkiye zaten, ama işte katlanmak dayanılmayacak kadar zormuş… Söz vermişler birbirlerine, birbirlerini bekleyeceklerine dair… Üstelik iki posta güvercini almışlar, haberleşebilmek için… Ve Cardimerto gitmiş…

Bu gidişten sonra, iki sevgili her gün ne yaptıklarını anlatan, aşklarını sevdalarını anlatan mektuplar yollamışlar güvercinleriyle birbirlerine… Bu iki güvercinin adları; Eren ve Cerenmiş, bu isimleri çok sevdikleri bir aşk masalından almışlar… Bu güvercinler ikisine de umut olmuş, sevdalıları birleştirmiş…

Ara sıra, fırsat buldukça Cardimerto Cerazep’ ini görmeye gelirmiş… İşte o anlar, zaman su olur, akar, Cardimerto’ nun gidiş zamanı hemencecik gelirmiş, o büyülü anlar çabucak bitermiş… Bu gidişler yüreklerini sızlatsa da, aslında bilirlermiş ki, her ayrılık bir sonraki kavuşmanın başlangıcıymış…

En sonunda ikisinin de okulları bitmiş, ikisi de iyi birer iş sahibi olmuş ve Cardimerto ailesiyle gelip Cerazep’ i istemiş… Cerazep’ in ailesi bu büyük aşktan haberdarmış ve bu isteği olumlu karşılamışlar… Nihayet iki aşık birbirlerine kavuşmuşlar, ömür boyu birbirlerine adeta taparak, mutlu ve sevgi dolu bir ömür geçirmişler…

Çok uzun yıllar sonra, İzrar adında bir genç kız deniz kenarında gezinirken bir şişe bulmuş, içinde birkaç kağıt varmış… Genç kız meraklanmış şişeyi açmaya çalışmış, başaramamış… Şişeyi yere atıp kırmış, almış kağıtları, kağıtlarda bir masal yazılıymış, üstelik içinde ailesinde hep sözü edilen Cerazep ve Cardimerto’ nun isimleri geçiyormuş… İyice meraklanan İzrar oturmuş bir kayanın üzerine ve okumaya başlamış:

“Evvel zaman içinde…”

Not: Masalı ben yazdım, akrepseveramazon da bilgisayara aktardı... Emeğine sonsuz teşekkürler...

1 yorum: