Bitti... Seninle son görüşmemizi yaşadık soğuk telefon titreşimleri içinde. Ben ağladım, sense ağlamamı söyleyip durdun. Ama daha o telefonu açarken kararını vermiştin. Gücüm yoktu, savaşamadım.
Bu aralar tam da canımın acımaması, acısa bile hissetmemem gereken zamanlar diyordum. Hep güvendiğim biri vardı. Hep istediğim gibi beni seven, ileriye dönük hayallerimde başrolde olup hayatımı paylaştığım, uğruna ailemi karşıma almayı göze aldığım...
Şimdiyse bitmişti işte! Tek telefonla silip atmıştı beni hayatından. Nefret mi kusmalı yoksa yalvarıp yakarmalı mıydın bilmiyorum. Ama erkekliğime yediremedim. Güçlü olmalıydım, zaten ağlayarak hata etmiştim, daha fazla alçalmamalıydım onun gözünde ama olmadı...
Tutamadım kendimi, sürekli ona ulaşmaya çalıştım, sürekli arayarak onun deyimiyle taciz ettim kendime göre onun kötü de bir gıdımcık da olsa muhtaç olduğum sesine ulaştım.
Ama artık beni istemiyor, çekti gitti işte bundan ötesi var mı sanki? Hayatında biri olmadığını söylüyor ama nasıl inanırım ki? Beni çok sevdiğini, aşık olduğunu sölemiyor muydu bundan iki hafta öncesine kadar? Ne değişti şimdi? Bu kadar çabuk nasıl silip attı beni?
Yok hayır hala gururuma yediremiyorum bunu... Sadece bitip giden bir ilişki olarak bakamaz bana... Her kavgamızda uğruna dökülen göz yaşları da mı yalandı? Beni unutmadı değil mi? Aynı duyguları paylaşmıyor muyduk onunla? Sırf bu yüzden daha çok sevmemiş miydik? Eee o zaman ben hala deli gibi aşıkken onu görmek için çırpınıp dururken o nasıl arkasını dönüp de gidebildi?
Yapamıyorum işte!! Olmuyor!!! Onsuz nefes alınmıyor sanki? Peki ya o? Biricik sevgilim o nefes alabiliyor mu? Simsiyah saçlarına dolan rüzgar her kıvrımını havalandırdıktan sonra içine dolup onu yaşatıyor mu? Ya benimleyken aldığı kilolar? Şimdi yemek yemeyi bıraktı mı, zayıfladı mı yoksa? O içine baktıkça kaybolduğum, tek bakışının bedenimini tir tir titrettiği gözlerinden yaş dökülüyor mu?
Yoook hayır... Ona birşey olmasın. Ben her acıyı çekmeye razıyım. Tamam o bıraktı beni, vazgeçemiyorum hala ondan ama olsun. O üzülmesin, o mis kokulu tenine üzüntü sinmesin. Arabesk miyim? Sonuna kadar... "Sensiz yaşayamam" derdim ya bebeğim, yaşanmıyor. Buna hayat denmez, belki ölümden önceki son birkaç adım... Ama hayat olması için gerekli olan güneşim sensin ve sen yoksun...
Elini tutup gitme oraya dediğimde gitmeyecektin. Soğuk koğuşlar sana hiç yakışmadı meleğim... Orda bitmemeliydi herşey, ben yetişcektim sana o telefondan sonra, tutacaktım elinden, sarılacaktım sımsıkı... Dudağım dudaklarında vedalaşacaktık, olmadı...
Şimdi her gece benim o kadar dalga geçmeme rağmen silmediğin saçma sapan telefon mesajlarını dinliyorum. Her gece sana oradan iyi geceler diliyorum, ama ben uyumuyorum meleğim... Yatağımız hala sen kokarken nasıl uyuyabilirim ki? Çok erken bıraktın beni, ben sana halaa doyamamıştım. Tenini çok özledim meleğim... Kokun burnumda uzanırken tenine ulaşmaya çalışıp elimin soğuk çarşaflara değmesi korkunç!
Bırakmayacaktın sevgilim, benim sensiz yaşayamayacağımı biliyordun... İşte sana geliyorum birazdan yanında olacağım. Kalbim sıkışıyor ama ne doktora ne çocuklara haber vericem, uğraşmasınlar benimle, çünkü ben mutluluğuma geliyorum, sana geliyorum...
12 Ekim 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder